Ergen Beyni Online Oku
Click Here ===> https://urluso.com/2tknUO
Ergen Beyni kitabını Türkçe olarak Bilim ve Mühendislik kitapları Kategorisi altında PDF olarak indirebilirsiniz. Ayrıca kitapokupdfindir.com arşivlerinden PDF, ePUB, Rar ve Zip formatlarında da indirebilir online olarak okuyabilirsiniz.
Bu dönemde cinsiyet hormonları şahlanıyor ama tüm suçhormonlarda değil. Hormonların en büyük suç ortağı, gelişimi halen devam edenbeyin. Beynin ön tarafında frontal korteks dediğimiz bir bölüm var. Bu ön lob,planlama, mantık yürütme, karar verme, görevleri organize etme, şuur gibiişlevlerden sorumlu. Yani beynimizin patronu gibi. İşte beynin bu yöneticibölümü, ergenlikte müthiş bir değişimden geçiyor. İnşaat devam ederken patronortada yok gibi düşünebilirsiniz.
1. Bir kere çocukla sevgi ve güven ilişkisi kurmak içinergenliği beklememek gerek. Özellikle ergenliğe kadar olan dönem, beyindekikalıcı bağlantıların yoğun olarak kurulduğu zamandır. Çocukken kurulan güçlübağlar, ergenliğin fırtınalı günlerini daha az hasarla atlatmayı da sağlar. Çocukve ebeveyn arasında zaten sağlam bir ilişki varsa, o zaman ödev yapmak ve dersçalışmak konusundaki telkinleri çocuk daha fazla dikkate alır.
Kendi gençliğinizi hatırlayın. Çok mu akıllı usluydunuzCevabınız evet bile olsa, çocuğunuz ergenliğini sizden daha farklı yaşıyorolabilir. Ne olursa olsun onu anlamaya çalışın. Dinlerken göz teması kurun. Tümdikkatinizi verin. Bir elinizde telefon, bir elinizde tablet varken dinler gibiyaparsanız, samimi olmaz. Fırsatı kaçırırsınız. Gerçekten ilgilendiğinizi belliedin.
Bebek, çocuk veya gencin tanısı ve işlevselliğinin ne düzeyde bozulduğu tedavi planımızı oluşturmaktadır. Online görüşme, internet üzerinden görüntülü ve sesli görüşmelerle uygulanan şeklidir. Bir çok psikolojik durum için online terapi de yüz yüze terapi kadar verimli olabilmektedir. Tanılama, Tedavi sürecinin (ilaç tedavisi, psikoterapi) belirlenmesi, çocuk ve ailenin desteklenmesi önceliğimizdir. Yüz yüze/online görüşme için hemen başvurabilirsiniz.
Çocuğunuzun psikolojik ve bilişsel gelişim sürecinde ; depresyon, kaygı, takıntı, ders başarısızlığı-sınav süreci, dikkat sorunları, hiperaktivite, davranış sorunları, öğrenme güçlüğü, ergenlik süreci, gelişimde gerilik, tuvalet alışkanlığı kazanma, uyku ve beslenme sorunları gibi durumlarda işlevselliğinin bozulması esas uyarıcı kriterimiz olmalıdır. Detaylı bilgi için uzmanlık alanlarımızı inceleyebilirsiniz.
Dikkat zihnin anahtarı niteliğinde bir fonksiyondur. Dikkat zayıflayınca beynin zihinsel performansı düşüyor. Dikkati zayıflayan bireylerde planlama, programlama, anlama, kavrama, organize olma, problem çözme, belleğe kaydetme gibi yönetsel işlevlerde düşüklük söz konusu oluyor. Ayrıca zihinsel performans düşüklüğüne ek olarak motivasyon, istek, ilgi ve bir işe başlama enerjisi gibi ruhsal işlevlerde de zayıflama oluyor. Yani hem dikkatte azalma ruhsal sorunlara zemin hazırlıyor hem de ruhsal rahatsızlıklar dikkat performansını düşürüyor. Yani dikkatle beynin ruhsal ve zihinsel işlevleri arasında birebir bir ilişki vardır.
Depresyonda birçok beyin alanlarında olduğu gibi dikkatle ilgili alanlarda da performans düşüklüğü söz konusu olur. Bunda en büyük etken serotonin ve norepinefrin gibi hormonların seviyelerindeki düşüklüktür. Depresyonda özellikle beynin ön bölgelerin işlevselliğinde bir azalma gözlenir. Bu azalmanın sonrasında gelişen dikkat zayıflığı iki sebeple olur:
Depresyon, kadınlarda erkeklere oranla yaklaşık iki kat daha sık görülür. Bunda hormonal farklılıkların etkisi vardır, ama ergenlik öncesinde de depresyon sık görülür. Kızların daha küçük yaşlardan itibaren daha fazla baskı altında yetiştirilmeleri, anne babalar tarafından sevilseler bile 'sindirilmeleri\", okullarda kadın öğretmenlerin dahi daha çok erkek öğrencilere teveccüh göstermeleri kızların kendine güvenini azaltır, kız çocuklarını psikolojik açıdan daha duyarlı hale getirir.
Burada, nor-adrenalin ve dopamin adlı iki maddeyi daha zikretmek gerekir. Bunlar da beynin salgıları arasındadır. Aynen serotonin gibi mutluluk duygusu, enerji, motivasyon, dikkat artışı sağlarlar.
Birçok depresyon türünün geçmişte yaşanmış yoğun ve tekrarlayıcı travmatik yaşantılar sebebiyle olduğunu biliyoruz. Bu travmatik yaşantılar beyin tarafından işlenemediği için bellek boşluklarında canlılıklarını muhafaza etmekte ve kendilerini tetikleyen bir olay sonrasında depresif bir nöbete sebep olmaktadırlar. EMDR yöntemi beynin zamanında işleyemediği travmatik anıları tespit edip işlemek suretiyle depresyon tedavisine büyük katkı sağlamaktadır. Yöntem aslında beynin travmalar karşısında uyguladığı modeli dayanak alan bir yöntemdir. Travmatik olayları beyin uykunun rüya fazı da diyebileceğimiz REM (hızlı göz küresi hareketleri) döneminde, göz kürelerini sağa sola oynatmak suretiyle işler. Rüyaların görüldüğü bu dönemde bir yandan günlük yaşananlar bir yandan da geçmişte işlenememiş anılar işlenmeye çalışır. Bu işleme esnasında ortaya çıkan görüntü ve sesler de rüyayı oluşturur. Ancak bazen bu faaliyet bazı travmaları işlemede yetersiz kalabilmektedir. İşte bu işlenememiş anılar depresyon için risk unsuru olmaktadır. Öte yandan depresyonun kendisi de travmaların işlenme performansını düşürür. Bunun depresyonda rüya döneminin etkinliğinin azalmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Depresyonda hiç rüya görülmemesi ve REM döneminin zayıflaması önemli bir elektrofizyolojik bulgudur. 59ce067264
https://www.onthespectrum.tv/forum/general-discussions/buy-a-house-in-denmark-1